Av. ÖZLEM YILDIZ
Hukuki uyuşmazlıkların yansıması davalarda taraf sıfatları davacı ve davalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Davaya taraf olmayan kişi de üçüncü kişi olarak adlandırılır. Davanın akıbetinden etkilenecek ve haklarını kullanması elzem olan üçüncü kişilerde davaya asli müdahil ve feri müdahil olabilir. Üçüncü bu kişilerin kendi istekleri ile müdahil olabildikleri gibi davaya ihbar müessesi ile davet de edilebilmektedir.
İdari Yargılama Usulünde de davanın ihbarı konusunda ayrı bir düzenleme yapılmamış, 31. madde ile Hukuk Muhakemeleri Kanununa atıfta bulunulmuştur.
• Asli Müdahale
Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.
• Feri Müdahale
Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir. Müdahale talebinde bulunan üçüncü kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvurur. Mahkeme, taraflara tebliğ eder, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler de müdahale talebi hakkında karar verir.
Müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahil, diğer taraflar gibi mahkeme işlemlerini tebliğ alır, davayı bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir. Müdahil, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir.
• İhbar Ve Şartları
Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir. İhbarı yapan taraf, ihbarda bulunduğu taraftan görülmekte olan davada davaya katılmasını ve kendisine bu konular hakkında hukuki yardımda bulunmasını ya da ortak hukuki menfaatleri ilgilendiren davanın lehe sonuçlanması için kendisiyle birlikte hareket etmesidir. İhbarın mahiyeti, taraflardan birinin davayı kaybettiği takdirde üçüncü bir kişiye rücu edilebilecekse o üçüncü kişinin davaya önden takip edebilmesidir. Aynı zamanda üçüncü kişinin dava sırasında da kendi haklarını koruyabilmesi ihtimalidir.
İhbar olunan ihbar edilenin yerine geçemez. Taraf sıfatı kazanmış değildir. İhbar edende asıl taraf sıfatını kaybetmiş değildir.
İhbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür.
• Davanın Tarafları Ve Zorunlu Dava Arkadaşları Birbirine Karşı İhbarda Bulunamaz.
• Yargıtay 10 hukuk dairesi 1391/2012 12.03.2018 tarihli kararında;
“Davacı kurum tarafından sadece işverene karşı rücuan alacak davası açılmış olduğundan kusurlu olan ihtiyari dava arkadaşı hakkında ek dava açılması ve bu dava ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken usule aykırı olarak sigorta şirketinin daha sonra davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığı” yönünde hüküm tesis etmiştir.
• Yargıtay 7.Hukuk Dairesi 2009/1103 E. 2009/3910 Kararında;
“ İhbarda bulunulacak kişi, davanın tarafı olmayan ve davanın kaybedilmesi halinde kendisine rücu edilecek veya kendisinin rücu edeceği üçüncü bir kişi olmalı ifadelerine yer vermiştir.
• Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/4286E. 2018/725K. 08.02.2018 tarihli kararında;
“Mahkemece, ihbar olunanın, davalı olarak gösterilmesi ve tazminatla sorumlu tutulması doğru bulunmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. … davalılardan … açısından görevsizlik kararı verilmek üzere tefrik kararı verilerek ayrı bir esasa alındığı belirtilmiş olmasına karşın, anılan davalının, karar başlığında davalı olarak gösterilmiş olması ve diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş olması doğru görülmemiştir.”
• İhbarın Şekli
İhbar yazılı olarak yapılır; ihbar sebebinin gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve yargılamanın hangi aşamada olduğu belirtilmelidir.
Davanın ihbarı sebebiyle yargılama bir başka güne bırakılamaz ve ihbarın tevali etmesi gibi zorunlu olan durumlar dışında süre verilemez. Böylelikle yargılama sürecinin uzamasının önüne geçilmiştir.
İhbar uygulamada daha çok davanın görüldüğü mahkeme aracılığıyla yapılsa da; taahhütlü mektupla veya noter aracılığıyla da yapılabilir.
• İhbar Tek Taraflı Usul İşlemidir
İhbar tek taraflı usul işlemidir. Hâkimin veya diğer tarafın iznine gerek yoktur. Hakim ihbar talebini esasa girerek inceleyemez ve reddedemez. Taraflardan biri tarafından verilmiş, üçüncü kişiye ulaşılması istemli kabulü ve reddi aranmadan geçerli bir irade açıklamasıdır.
Taraf ihbar için süre isteyebilir. Hakim ihbar için süre vermelidir. Hakimin ihbarı tebliğ etmeden hüküm tesis etmesi Yargıtay kararlarınca uygun görülmemiştir.
• Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/15316E. 2018/21227K. 08.10.2018 tarihli kararında;
“davalı asıl işverenin ihbar dilekçesi ilgili şirketlere tebliğ edilmeksizin ya da usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine dair tebligat parçaları dosyaya alınmaksızın ve özellikle ihbar talebi konusunda ara karar tesis edilmeksizin hüküm kurulması hatalıdır.”
• Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 20277/3643 19.02.2019 tarihli kararında;
“Davanın alt işveren şirketlere ihbarında zorunluluk bulunduğu, davalının bu talebinin tahkikat sonuçlanmadan mahkemeye ilettiğinin anlaşılması karşısında mahkemece davanın ihbarı hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulmasının hatalı olduğu”
• Davanın İhbarının Süresi
Davanın ihbarı tahkikat sonuçlanıncaya kadar yapılabilir. Temyiz ve istinaf aşamasında ihbar mümkün değildir ancak bozma kararına uyularak yerel mahkemesine gelmesi halinde tekrar tahkikat açılacağı ve yeniden yargılama süreci başlayacağı için ihbar mümkün hale gelebilmektedir.
İstinaf Mahkemesinde davanın tekrar görülmesi ve soruşturmaya başlanılması halinde sonuçlanıncaya kadar davanın ihbarı mümkündür.
İhbar edilen davaya katıldığı yerden müdahil olur. İhbar edilen geç ihbar edildiğini düşündüğü varsayımında savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürebilir. Yine aynı şekilde ihbar edecek taraf lehine durumların mevcut olması halinde davanın ilerlemesini beklemeden ihbar talebinde bulunmalıdır. Hükmün kendisini etkileyebilecek üçüncü kişilerin davaya dahil edilmesi halinde, dava sırasında haklarını korumaları da daha uygun olacaktır.
• İhbar olunanın Davaya Müdahil Olma Zorunluluğu Bulunmamaktadır.
Davanın ihbarı ile davaya müdahale birbirinden farklı müesseselerdir. Davaya müdahil olma, üçüncü kişinin kendi iradesi ile; davanın ihbarı ise, davanın taraflarının bildirimi halinde mümkündür. Ancak bazı durumlarda re’sen ihbarda görülmektedir.
İhbarın kabulü veya reddi mümkün değildir. Ancak müdahale isteminin reddi veya kabulü hukuksal niteliği itibariyle ara karar mahiyetindedir ve ancak esas karar ile birlikte yasa yoluna başvurulur.
İhbar edilen yazılı olarak cevap vermediği takdirde hukuki sorumluluğu da bulunmamaktadır. Cevap vermediği gibi kendi adına da hüküm kurulması mümkün olmadığından üst yargılama yoluna gidebilmesi mümkün değildir.
Üçüncü kişinin müdahil olma veya sessiz kalma halinde ileride açılabilecek davalardan feragat etmiş olduğu veya davaları kabul etmiş olduğu anlaşılmaz.
• Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 2010/9053E. 2012/4289K.22.03.2012 tarihli kararında;
”Davanın ihbar olunduğu T. A.Ş ihbar edenin makamına kaim olmak üzere davayı takip edeceğini ya da davaya müdahil olduğunu bildirmediği gibi, adı geçen aleyhine bir hükümde kurulmadığından temyiz hakkı bulunmamaktadır”
• İhbar Olunan Gerekli Koşulları Sağladıktan Sonra Feri Müdahil Sıfatını Kazanır.
Dava kendisine ihbar edilen kişi, davanın ardından kaybedilmesi halinde kendisine rücu edilebileceğini bildiğinden davayı kazanmasında hukukî yararı olan taraf yanında davaya katılabilmektedir.
Fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket eder (m. 66, 68); yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir. Ancak ihbar olunanın fer müdahil sıfatını kazanmış olması gerekir.
• Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 996/203 14.02.2018 tarihli kararda;
“Davanın ihbarı üzerine üçüncü kişinin davaya müdahil olarak katılabilmesi için, feri müdahale talebinde bulunması gerektiği, duruşmaya katılması ya da beyan dilekçesi vermesini feri müdahil sıfatını alması için yeterli olmadığı”
• İhbar Olunan Taraf İçin Hüküm Verilmez
Üçüncü kişi feri müdahil olarak katılmayı kabul etmesi, müdahale isteminde bulunması ve bu koşulların oluşmuş olması gerekir. İhbar edilmiş olması ve harcın yatırılmamış olması taraf sıfatını kazanmış olduğuna gösterge olmadığı için hüküm verilmez. Ancak harç ve başvuru giderlerini yatırması halinde yasa yoluna başvurma hakkı doğar.
İhbar olunan kişi hakkında usulen açılmış derdest harcı yatırılmış bir davanın olması halinde bu dava diğer dava ile birleştirilerek ihbar edilen hakkında hüküm kurulabilir.
• Yargıtay 17. Hukuk dairesi 16629/9675 21.10.2019 tarihli kararında;
“Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığından ….hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan ve davada taraf sıfatı taşımayan davalı konumundaki şirket hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı”
• Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 1009/11739 11.05.2016 tarihli kararında;
“Davalı asıl işveren ile ihbar olunanlar arasındaki rücu ilişkisinin davacıyı ilgilendirmeyeceği davacının ihbar olunanlara açtığı bir dava olmadığından ihbar olunanların gerekçeli karar başlığında davalı gösterilerek haklarında hüküm kurulmasının hatalı olduğu”
• İhbar Olunanın Temyiz Yetkisi Bulunmamaktadır.
İhbar edilen hakkında hüküm verilemez ve verilen hüküm hakkında kesin hüküm teşkil etmez. Bu nedenle üst yargı yoluna başvuru yolu kapalıdır.
• Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2005/8342E. 2006/9433K. 28.09.2006 tarihli kararında;
“ihbar üzerine davaya katılan üçüncü kişi, ihbar eden tarafın yardımcısı ve temsilcisi olup, Fer’i müdahil konumundadır. Anılan Kanun’un 57 nci maddesi uyarınca da yargılama sonunda, hüküm, Fer’i müdahil hakkında değil, iltihak olunan (ihbar eden) taraf hakkında verilir.” Hükmüne yer vermiştir.
• Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/1718 E. , 2017/4565 K. Kararında;
“dava ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükmü temyiz etme hakkı davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak kendisine dava ihbar olunan davaya katılmadıkça (müdahil olmadıkça) mahkemece verilen kararı temyiz etme hakkı yoktur. Ancak, mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan dava ihbar olunan kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir.”
• Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 8353/1304 02.03.2017 tarihli kararında;
“Davalının talebi üzerine dava ihbar edilen ve davalı yanında davaya katılma talebinde bulunana kişilerin talepleri hakkında herhangi bir karar verilmemişse de; duruşma zabıtlarının bir kısmında müdahil bir kısmında da ihbar olunanlar olarak adları geçenlerin karar düzeltmeye ilişkin taleplerinin asıl davalının kara düzeltme talebi ile birlikte değerlendirileceği”
İhbar edilen davada verilen hükmün ihbar eden kişiye etkisi hakkında fer’i müdahalenin etkisine ilişkin hükümleri (m. 69, 2, 64) kıyasen uygulanabilmektedir.
• İhbar Edilen Tanık Sıfatı İle Dinlenebilir.
Hukuk Genel Kurulu 15.02.1985 tarihli 1983/11-267E 1985/97K. Sayılı kararında, ihbar edilen üçüncü kişi davada taraf sıfatını kazanmamışsa tanık olarak çağrılıp dinlenebileceğine yer verilmiştir.
• İhbar Müessesi Çekişmesiz Yargıda Ve Şikayet Yolunda Kullanılamaz.
• Yargıtay 12 hukuk dairesi 25412/15809 18.12.2017 tarihli kararında çekişmeli yargıda hüküm tesis edilebileceğine yer verilmiştir.
“İcra mahkemesince HMK MD. 26 ya aykırı olacak şekilde talep dışına çıkılarak hüküm kurulamayacağı, davanın ihbarına ve davaya müdahaleye ilişkin hükümlerin (HMK md 61 vd) şikayet (İİK MD. 16) hakkında uygulanamayacağı”
• İhbar Olunan Aleyhine Veya Lehine Vekalet Ücreti Hükmü Kurulamaz.
İhbar müessesi ile ihbar olunan taraf sıfatına haiz olmaz. Bu nedenle taraf sıfatına haiz olmayan kişiler için vekille temsil edilmesi halinde dahi vekalet ücreti takdiri ve tayini mümkün değildir.
• Yargıtay 19 Hukuk Dairesi 12752/7145 19.10.2017 tarihli kararında;
“Kendisine dava ihbar edilen şirket, HMK Md. 63 gereğince davada herhangi bir tavır almamış olduğundan, davada taraf sıfatını kazanmış olmadığı ve bu durumda ihbar edilen yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu”
• İhbarın İleride Düşünülen Rücu Davasına Etkisi
Fer’i müdahil sıfatına haiz ihbar olunanın tarafla rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez. Ancak, müdahil, zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığını veya yanında katıldığı tarafın iddia ve savunma imkânlarını kullanmasını engellediğini ya da kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imkânlarının, tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını belirterek, yanında katıldığı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ileri sürebilir.
Davanın ihbarı ile ihbar yapılan kişiye karşı zamanaşımı kesilmiş olmaz. Bu kuralın istisnası olarak kambiyo senetlerinde davanın ihbarı zamanaşımını keser.(TTK md.750)
Kural olarak HMK Md. 69/2 gereği rücu ilişkisine dayalı davada asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verilmiş olduğu iddiası dinlenilmez. İhbar edilen üçüncü kişi, açılacak olan davada asıl tarafın ağır kusurunu, yeterince iyi yönetilmediğini veya hilesinin varlığını ve savunma olanaklarını engellediğini dile getirebilir.
Davada ihbar olunmayan kişi ise, ihbarı etmeyen kişinin hilesi ve ağır kusurunun yanında her türlü kusurunu da dile getirebilecektir. Kusurun ispatı ise ihbar olunmayan üçüncü kişidedir.
Feri müdahalenin sonuçları ile ihbar edilenin sorumluluğu söz edilen durumlar dışında ilk davanın hükmünün sonuçlarından etkilenecektir. HMK Madde gerekçesinde yer verildiği üzere bu hususlar mahkeme kararlarının güvenin devamı ve usul ekonomisi gereği mahkemece kendiliğinden de dikkate alınabilecektir.
• Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1643E. 2018/200K. 14.02.2018 tarihli Kararında rücu davasında ilk davadaki ihbar edilenin konumuna atıfta bulunulmuştur.
“ihbarın ne zamana kadar yapılabileceği olduğu, somut davada tahkikatın tamamlandığı, yapılan ihbarın delillerin toplanmasından sonra karara bir etkisinin olmayacağı, ihbar olunanın HMK’nın 69’uncu maddesi gereğince rücu davasında savunma hakkının zamanında ihbar yapılmaması nedeniyle kısıtlandığını ileri sürebileceği, bu iddianın da rücu davasında dinleneceği, ihbar nedeniyle davalının değil ihbar olunanın savunma hakkının kısıtlanmasının söz konusu olduğu, HMK’nın 61’inci ve 67/2’nci maddelerinden ihbarın mutlaka mahkeme kanalıyla yapılmasında zorunluluk olmadığının anlaşıldığı, ..”
AV.ÖZLEM YILDIZ